31 Aralık 2012 Pazartesi

MUTLU YILLAR......

           Bir yılın daha sonuna geldik işte.. Şöyle bir bakıyorum da zaman ne çabuk geçmiş..  Geçen yıl epey hareketliydi bizim için.  Kızım sınav hazırlıkları okulu yerleşmesi falan geçip gitti anlamadan.
           Kızım gelemiyor malesef evine yıl başında.  Akabinde vizeleri başlıyo hemen.. Ben her zamanki grubumla bir program yaptım. Ama her sene gittiğimiz eğlence alemine bu sene gitmiycez.. Daha nostaljik takılalım dedik... İyimi yapıyoruz bilmiyorum ama canım bu sene bir yerlere takılmak istemedi nedense..Bu defa dışarıda hep birlikte bir yemek yiyip sonrada evde vey başka bir mekanda tombala oynıycaz.. Geçmişi yad edicez.. Böylede olunca çokmu yaşlandım ne demeden kendimi alamıyorum..
          Yeni bir yıla girerken bu yılın herkes için barış, mutluluk ,sağlık ve huzur getirmesini diliyorum.... Mutlu yıllar...

30 Aralık 2012 Pazar

NOLUCAK BU HALİM BENİM?

Günlermi kısa ben mi uyuşuğum son günlerde bilemiyorum. Kalkıyorum daha hiç bişiy yapmadan akşam oluveriyor.  Kalkıyorum bir kahvaltı faslı veya ayak üstü yemek. Biraz internetin başına otuyorum aman şu yazar ne yazöış bu gazete ne yazmış bakarken akşam oluveriyor..
          Bugün biraz fazla abattım olayı.. Allahtan bir ara dışarı çıkan bir arkadaşım uğradıda bir kahve arası verdim çok şükür.. Öyle kaptırdımki kendimi okumaya gel çıkalım şuraya gel buraya gel diyenleri de uygun bir dille atlattım...
          Önce gazeteler sonra diğer bloklara bir göz atıp okumak falan birde baktım akşam olmuş yine.... Bu okumaya başlamak neden benim yüm dış dünya ile bağlantımı keserki?  Neden ben şöyle bir plan yapıp herşeye yetişemiyorum ki? of ya oooffff.....

27 Aralık 2012 Perşembe

BRAVO GENÇLERE.....

İki üç gün önce odtülü öğrencilerin protestosuna tanık olduk. Bugünde galatasaraylı öğrencilerin.Rektörlerinin   talihsiz kınamasından sonra  rektörlerine karşı protestosuna tanık olduk.  Bu  gün benim için çok özel birgün. Daha önceki yazılarımı okuyanlar bilir. Ülkem için çok endişe ettiğim zamanlarda bile bu ülke insanına ve gençliğine olan inancımı asla kaybetmemiştim zaten. Bunu da  daha önceki yazılarımda yazmıştım. İşte bugün bana Türkiyenin en iyi okullarında okuyan en iyi öğrenciler gösterdi ki bu ruh ölmemiş.  Bir kez daha bu ülkeye ve insanına gençliğine güvenimi tazelediler. Karamsarlığa kapılmayın biz burdayız gümbür gümbür geliyoruz dediler. İstediğimiz zaman yanlışlara karşı hükümetin karşısındayız bu ülke bize emanet dediler... Ben bu gençlikle bugün bir kez daha gurur duydum. Onları yetiştıren anne ve babalarla çok gururlandım... Teşekürler gençler. Biliniz ki yalnız değilsiniz....

25 Aralık 2012 Salı

BUNLARADA TEPKİ VARMI SİZDE?

         Medyada bir Esra Ceyhan olayıdır gidiyor. Bu tip programları hiç izlemem. Esra Ceyhanın bir iş adamının kedisi için mermerden mezar yaptırmasına güldüğü programınıda doğal olarak hiç izlemedim. Hayvan sevmez de değilim tabiki ama herkes hayvan sevmek zorunda da değil tabiki. Neye gülmesi gerektiğinide kimseye sormak zorunda değil.  Evet hayvanlarla bir proglemim yok. Evde besliyormuyum hayır. Ama hayvan severlerin bu kadının bu kadar üzerine gelmelerini de hiç anlamıyorum.. Bugün Esra Ceyhanın twitter sayfasına girdim Aman ne twitler atılmış. Hayvansever arkadaşlara şunu önermek istiyorum.. Milyonlarca bebek açlıktan ölürken, milonlarca kişi kış gününde paltosuz botsuz . odunsuz ve kömürsüzken  milyonlarcaçocuk parasızlık yüzünden okuyamazken, Hapishanelerde ordumuzun tüm subayları sürünürken yine bir sürü gazeteci suçsuz yere hapisteyken Ersa Ceyhan bu olaya güldü diye gösterdiğiniz tepkiyi acaba bu olaylarada gösterecekmisiniz?.....

20 Aralık 2012 Perşembe

SENENİN İLK KARI....

              Senenin ilk karı yağdı bugün buraya... Hemde lapa lapa.. Arkadaşlarım bende kahvaltıdaydı bugün... Bir ara ekmek alıp gelmeleri için aradım onları.. Meğer bizimkiler bana gelmeden önce lapa lapa yağan karın altında yürüyüşe çıkmışlar.. Bende bu güzelliği kaçırmak istemedim... Akşam bende çıktım arkadaşlarımla yürüyüşe .. Öyle güzeldi
ki park kar altında.  Ağaçlar , manzara... Ama malesef bunu resimleyemedik... Bir arkadaşım bugün İstanbulda kardan dolayı okulların tatil olduğunu söyledi... Birden yatılı okul zamanlarımdaki kar tatilleri geldi aklıma...  Ah ne güzel olurdu kar tatilleri... ada arkadaşlarımla boş boş oturup sohbet etmek, okulun en sevdiğim yanıydı... Mezarlıklar hep ürkütür insanları biliyorum ama .  Okulun yatakhanesindeki bazı odalar Karaca Ahmet Mezarlığına bakardı... Bayılırdım kar altındaki Karaca Ahmet manzarasına... Ağaçlar üzerindeki karlara.... Böyle zamanları hiç kaçırmaz pencereden ağaçlara bakardım... Bugünkü İstanbuldaki kar tatili beni yine tekrar o günlere götürdü... Ah keşki o günlere  tekrar dönebilmek mümkün olsaydı...  





























  

19 Aralık 2012 Çarşamba

KIZIM EVDEN GİDELİ...

       Bir tek çocuğum var... Allahtan çok değilmiş... Büyüklerimiz hep derdide inanmazdım ne kadar çocuk o kadar dert... Ne kadar doğruymuş meğer)).  Onu büyütürken zaman zaman çok zor zamanlar geçirdiğim oldu.. Ama bu kadar kötü günler değildi hiç biri.. Çünkü ne olursa olsun yanındaydım... Oda ne olursa olsun yanımdaydı .. Gözümün önünde...
       Ona bişiy olduğunda kolayca müdahale edebiliyordum... Hastalandığında yanında olabiliyordum... Üzüldüğü zamanlarda üzüntüsüne engel olabiliyordum.. Akşam olduğunda evimizdeydi en azından... Bir kadın çocuğu olmadan büyüyemiyormuş meğer hiç...  Ben Merve ile büyüdüm adeta... Beraber o kadar çok sınav atlattıkki!. 
        O sınavlarda bazan sinirlendim, bazan kırıldım bazan onun yaşadıklarına üzüldüm.. Bazande teselli etmek zorunda kaldım...
        Ama bütün bunlara rağmen hiç bu kadar zorlandığımı hatırlamıyorum...  Ne kadar zormuş meğer canından çok sevdiğin, gözünden bile sakındığın bir parçanın hatta hatta hayatının anlamının senden kilometrelerce uzak olması...
        Ona her canın istediğinde ulaşamak bazan sorunlarla karşılaştığında müdahale edememek... Hep ne yapıyor acaba die düşünüp ukularının kaçması... Ya hastalanırsa . ya ateşi çıkarsa, ya ateşini düşüremezse. hastalanıp bu ciğerlerine kadar inerse... Ya oradayken başına kötü bişiy gelirse... Aman tanrım ya ya çok kötü bir hastalığa yakalanırsa.... Bütün bu düşünceler beni çok kötü hastalıklara sürüklemese bari.... Bildiğiniz gibi değil paranoyak gibi oldum.... Her dakika telefon açmak istiyorum , her dakika merak ediyorum ve sürekli onunla konuşmak istiyorum.... Beni  daha önce tanıyıp okuyanlar bilir... Hep anne olmak ne menem şeymiş derim.... 
        Belki şimdi daha çok anlıyorum... Çocuğu askere giden anaları... Onların yaşadıklarını.. Evet kızım sadece okumaya gitti ama yanımda değil ya... Aynı endişeler içindeyim.... Etraf o kadar kötü ve acımasızki... Ve o orada o kadar korumasız ki...
       Ne kadar mutluymuşuz meğer biz.... Kızım  yanımdayken..... Aklıma mukayet o tanrım.... Onu her türlü kötülükten, kem gözden : kem sözden koru.....
























































29 Kasım 2012 Perşembe

 Yatıyorum kalkıyorum uyuyorum uyanıyorum.. Tanrım hep aklımda aynı şey.. Öyle çok özledimki onu...  hep konuşmak istiyorum..  Kollarıma alıp sapmak.. Öpüp koklamak.... Kokusunu özlediğimm  güzel kızım... Ne vardı gitmesen hep yanımda, hep kollarımda kalsan... Allahtan mesafe çok uzak değil,  Arabaya atlasam öğlen yanındayım... Çok özledim seni annem... Gül kokulum... MERVEMMMMM.....

25 Kasım 2012 Pazar

         ANNELER   VE KIZLARI....


             Zaman ne çabuk geçiyor.. Ve birgün bir de bakıyorsunuz ki, küçük kızınız büyümüş elinizin altından; yanınızdan uçup gitmiş... Yüreğiniz acıyor, içiniz burkuluyor ama maalesef yapıcak bişiy yok.  Her mutlu sonda olduğu gibi gözbebeğiniz , gözünüzden bile esirgediğiniz kızınızın evden gidiş vakti gelivermiş... İşte yazmadığım bu arada bizim evde de böyle geçti zaman.. Hani hep istesiniz ya çocuğunuz iyi bir üniversite kazanıp gitsin... kendi kendine yetsin.. Yıllarca bunun için uğraşırsınız ya hani.... İşte o gün ansızın derin bir sızı ile çalar kapınızı birgün.... Kazandığına sevinirsiniz tabi. Uğraşlar boşa gitmemiştir...
           Işığım kızımda bu yıl Trakya üniversitesi gıda mühendisliğine gidiverdi işte... Ellerimin arasından kayıverdi... Aslında istediğimiz bölümdü ve biz bunun için çalışmıştık yıllarca ama birde evden gidişi olmasa ... İşte orası çekilmiyo bu gidişin... O kadar özlüyorum ki onu... Bir anne düşünün bütün hayatı kızı olmuş bir anne... İşte bu benim resmim... İki kişilik dünyamız vardı bizim... Şimdi ise onsuz bu ev o kadar boş ve o kadar anlamsızki.... Çok kavga etmezdik ama hani olsada kavga etsek diye bile geçiyor içimden.. Edirne maceralarımıza gelince oda ayrı bişiy.... İKi ayda başımıza gelmedik şey kalmadı... Neyse onuda sonra anlatırım biraz merak edin.:)))
Uzun bir aradan sonra işte yine aranızdayım.  Sevgili bloğumu ve sizleri uzun süre ihmal ettim biliyorum ama bütün blokcular bilirki; bazan tıkanıp kalırsınız... İşte banada öyle oldu.. Aslında bir blokcu hep yanında kağıt kalem taşımalıymış aklına geldikçe karalasın , not alsın bundan sonra öyle yapmaya karar verdim.  İnşallah artık hergün aranızdayım...

27 Haziran 2012 Çarşamba

BOŞANMALAR.....

Bugün boşanmalardan söz etmek istiyorum. Nerden çıktı bu şimdi demeyin.. Bunu yaşayan birçok insan var ve deneyimleyen.. Yıllar önce boşanmış bir insanım... Bugünlerde bunu yaşayan bir arkadaşım sebep bu yazıma ... Zor bir dönemden geçiyor.. Tıpkı bir zamanlar benim yaşadığım gibi.. İnsan hayatının en büyük trawmalarından biriymiş bu..Hele birde çocuk veya çocuklar varsa ortada..İş bir okadar fazla zorlaşıyor.  İlk boşanmaya karar verdiğim zamanı hatırlıyorum da sudan çıkmış balığa dönmüştüm:)) Bunu neden yazıyorum belki yeni deneyimleyen insanlar var belki bir nebze yardımım olur.  İnanın bu herkes için sancılı bir süreç.. Hiç kimse ayy ayrıldım ne kadar mutluyum olmuyor bu süreç içinde. Böyle yapıyorsada yalan bence.. kendini kandırmak etrafını kandırmak gibi bişiy bu.. Çünki hiç bir evlilik ayrılmak için kurulmuyor. Hep mutluluk hayalleri kuruluyor bir evliliğe adım atılırken. Ben nelermi hissetmiştim.. Bir defa bütün dünyam kararmıştı birden.. Güvendiğim inandığım herşey yok olmuştu.. Bir yere ait olmadığımı hissetmek sanırım bir insan için yaşanması en zor deneyim.. Boşanıyorsunuz ve artık o ailenin bir parçası değilsiniz.. Oysa ben hep birlikte yaşlandığımızı hayal etmiştim.. Çocuklarımızın büyüdüğünü birlikte görmeyi.. Birlikte karar verip dünyaya getirdiğimiz bir çocuğun büyüdüğünü birlikte görmeyi:)) ve tabi birlikte paylaşmayı bu süreci.. eşyalarımı toparlayıp tekrar ailemin yanına gelmek.  Hemde birbuçuk yaşında bir çocukla gelmek ve bu çocuğun bütün sorumluluğunu üstlenmek.. Hatırlıyorumda ne zor günlerdi.. Kızım olmasaydı ne yapardım yaşarmıydım hala bütün bunlar bir muamma benim için... Ama yanında bir çocuğun olması. Onun sevgi dolu bakışları ve size olan ihtiyacı, bağlılığı. Belkide büyük bir sorumluluk ama bir o kadarda büyük bir yardım bu süreçte.. Şimdi geriye baktığımda neden bu kadar üzmüşüm kendimi diyebiliyorum zaman zaman gülerek..  Ama o zaman öyle düşünemiyorsunuz işte.. Şimdi bakıyorumda ne kadar çok yol kat etmişim o zamandan bu yana. Aynı şeyleri yaşayan bir arkadaşımın olması ve bu trawma ile başa çıkmaya çalışması beni acaba onun için ne yapabilirime itti.. Yani insan zor bir süreç yaşarken başka insanların bunu yaşamasını istemiyor.. Arkadaşım gibi bu deneyimi yaşayan insanlar olabilir belki diye düşünüyorum sonuçta bu bir tek benim yaşadığım bir deneyim değil..  Şöyle söyliyim..  Araştırmalarımda bu trawmayı atmak insanın 2ila 4 yılını alıyormuş.. Benimki 4 yıl sürdü ..  Ama atlatılmayacak bişiy değil.. Sonuçta hayat devam ediyor. Birde bakıyorsunuz ki kendinizi üzdüğünüz bu yıllar sonunda ayrılmakla en iyi kararı vermişsiniz. Birde bakıyorsunuz ki bugün dünden daha güçlüsünüz.. Birde bakıyorsunuzki bugün daha mutlusunuz ve hayata bir okadar fazla gülerek bakabiliyorsunuz... Boşanma sürecini yeni yaşayan insanlara şunu söylemek istiyorum Bunu deneyimleyen bir insan olarak.. Kendinize acımayın. Kendinize güvenin.. Şunu bilinki; her gecenin mutlaka bir sabahı var.. Yarınlar çok daha güzel şeylere gebe..   Burada bir fizik kuralı var yıllar önce bir arkadaşım söylemişti.. Şuan kendizi çok yalnız  ve çok mutsuz hissedebilirsiniz.. İçinizde bir boşluk oluşmuşta olabilir...  Ama bu boşluklar bir gün  mutlaka dolar... Rahat olun... bunun bir geçiş dönemi olduğunu asla unutmayın...  Sevgiyle kalın...

29 Nisan 2012 Pazar

Geldimm....

Uzun süredir birşeyler yazmıyordum..  Ancak sizi çok özledim arkadaşlar aranızda olmak tekrar güzel olacak herkese selam olsun...